23 Temmuz 2008 Çarşamba

Atonal müzik üzerine

tonal merkezi reddeden düşünce sistemi, yirminci yüzyılda toplum yaşamının, sanatın, politikanın, endüstrinin,kısacası insan ile ilgili her şeyin gelmiş olduğu noktanın bir sonucudur bence, ve bir çok müzisyen tarafından şaibeli görülmüş olsa da, yeni ufuklar açmış olduğu da bir gerçek. öncelikle vurgulayalım ; atonalite, dissonans (kakışımlı) armonilerin kullanıldığı müzik türü demek değildir, bir eserin atonal sayılabilmesi için, armonik ve melodik yapısının kulağı rahatsız etmesi bir kıstas sayılmaz. elbette ki, atonal müzik dissonans seslerden müteşekkil ve ilk dinleyişte rahatsız edici bir yapıya sahiptir, ancak yine de ayırdedilebilmesi için bu kadarı yetmez.

tonal merkezin reddedilmesi demek, yazdığımız müzikte, sahip olduğumuz 12 sesin de eşit role ve ağırlığa sahip olması demektir ki, esasen bir besteleme tekniği olan 12 ton sistemi gelecek hemen aklımıza, ancak 12 sesin eşit ağırlığa sahip olması, yazdığımız müziğin 12-ton müziğ sayılabilmesi için de yeterli veri değil. şöyle belirtilebilir ki, ki bunu bestecilerden örnekler vererek yapmak daha açık olacak gibi, debussy, ravel, bartok, şostakoviç, prokofiev (ve stravinski'nin erken dönemi), kullandıkları müzik dili bakımından 19. yüzyıl sonu bestecilerinden farklı bir yerde olsalar da, prensip olarak atonal değildirler. kakışımlı armoni kullanımın doruğa çıktığı mesela bartok yaylı quartetleri, stravinski bahar ayini, yine bartok piyano konçertoları, prokofiev piyano konçertoları ve şostakoviç senfoniler, bütün karmaşıklıklarına rağmen tonal veya modal merkezlere, en azından prensip olarak bağlı, içerisinde atonal öğeler kullanılmış olmasına rağmen 'atonalite' düşüncesi ile bestelenmiş eserler değiller.

atonalitenin ciddi olarak ele alınışı arnold schönberg ile olmuş, ve kendisi bu düşünce sisteminin önderliğini yapmıştır. anton webern, alban berg, daha sonradan olivier messiaen, pierre boulez, john cage, gibi besteciler, arnold schönberg'in ortaya koyduğu 12 ton sistemi üzerine gerek bir şeyler ekleyerek, gerek bazı prensiplerini kendilerine göre değiştirip yeni sistemler yaratarak, aramalarına devam etmişler diyebiliriz.

ilginç başka bir nokta da, 12 ton sistemini ortaya atan schönberg, bunu çoğu zaman ortaya attığı kurallar keskinliğinde ele almamış ve serbest atonal tarza eserler de ortaya koymuş.alnab berg'e baktığımızda da aynı tandansı görüyoruz. ancak anton webern, schönberg'in koyduğu kuralları tüm sıkılığıyla uygulamış, ve böylece sıkıcı bir besteci konumuna da çok rahat ulaşmış, en azından beim gözümde.

Hiç yorum yok: